1- Titreyen Göl

Göl kenarında yaşayan yaşlı bir balıkçı varmış. Balıkçılığın yanı sıra göl civarındaki kuşları beslermiş. Kuşlar bu adamı göl kenarında gördüklerinde ona doğru uçarlarmış. Derken bir gün, gölde avlanan avcılar ördekleri vururlar. Yaşlı adam, avcılara engel olmaya çalışır. Avcılar adamı göle iter ve suya düşen ördekleri alırlar. Bunu gören diğer ördekler topluca havalanır ve kanat çırparak bir hortum oluştururlar. Avcılar kaçıp gider. Sonrasında göl sürekli titrer. Yöre halkı bunu kuşların yaşlı adama ağlaması olarak yorumlar.

2- Belkıs Efsanesi – Aspendos

Roma zamanında Aspendos kentinde yaşayan ve Kral’ın kızı olan Belkıs adında güzel bir kız varmış. Şehirde yaşayan iki yetenekli mimar bu kıza aşıkmış. Kral, kızının kiminle evlenmesi gerektiğine karar verebilmek için bir yarışma düzenlemeye karar vermiş. Mimarları çağırıp “Kim şehir için daha faydalı bir şey yaparsa, kızım onunla evlenecek” diye bildirmiş. Mimarlar kolları sıvayıp eserlerini inşa etmişler. Biri, şehrin su ihtiyacını karşılayacak olan su kemerleri yapmış. Diğeri ise görkemli Aspendos Tiyatrosu’nu yapmış. Bu iki güzel eser arasında karar veremeyen Kral, kızına kimin daha çok aşık olduğunu anlamak için onları test etmek istemiş ve “Her iki eser de çok güzel, kızımı ortadan ikiye bölüp size eşit şekilde paylaştıracağım” demiş. Mimarlardan birinin gönlü buna razı olmamış. Belkıs’tan vazgeçtiğini ve onun diğer mimarla evlenebileceğini söylemiş. Bunu duyan ve adamın aşkından emin olan Kral, kızını bu mimarla evlendirmeye karar vermiş. Hikayenin başka bir versiyonunda ise Kral kızını ikiye böler.


3- Alanya Kalesi’nde Eleni‘nin Göz Yaşları

Korsan Vasili, Tekfur Argiles’in ülkesini yağmalar dururmuş. Bundan bıkan Tekfur, kızı Eleni’yi bu adamla evlendirmeye karar vermiş, ancak Eleni fakir bir çobanı sevdiğinden bu evliliği istememiş. Kızının kendisine karşı çıkmasını gururuna yediremeyen Tekfur, ona bir ders vermek için onu Alanya Kalesi’nin zindanlarına hapsettirmiş. Kızın kaldığı küçücük hücrede Damlataş kumsalına bakan ufacık bir pencere varmış. Babasının amacı, kızının Alanya’nın güzelliklerini görmesi, bu güzelliklerden uzak kalmamak adına hayata dönmesi ve evliliğe rıza göstermesiymiş. Ancak, beklenen gerçekleşmemiş. Kız, korsan ile evlenmeyi düşünmemiş. Sürekli akıttığı göz yaşları ile o ufacık pencereden Damlataş’a uzanan kireç tepeyi ıslatmış. Zamanla orada nar, iğde ve defne yetişmiş. Yöre halkı, ne zaman yağmur yağsa Eleni’nin hıçkırıklarını anımsar olmuş.

4- Noel Baba

Dünya çapında Noel Baba olarak tanınan Aziz Nikolas’ın aslında M.S. 270’li yıllarda bir Likya kenti olan Patara’da varlıklı bir buğday tüccarının oğlu olarak dünyaya geldiği düşünülmektedir. Babası ölünce kalan servetin tek mirasçısı olur ve bu serveti yoksullar için harcamak ister. Bu arada şehirde önceden zengin olan bir kişi, şimdi yoksullaşmış ve kızlarının çeyizini düzemeyecek hale gelmiştir. Bunu gören Aziz Nikolas onlara yardım etmek ister. Kendini gizlemek ve onların gururunu incitmemek adına kızların evine gece vakti gider. Herkes uykudayken büyük kızın açık penceresinden içeri bir kese altın bırakır. Diğer iki kızın çeyiz paralarını da pencereleri kapalı olduğundan bacadan aşağı bırakır. Noel Baba’nın yılbaşında bacadan hediye bırakması hikayesi işte buna dayanır.

5- Kaş’ta Uyuyan Dev Efsanesi

Kaş’ın birçok noktasından baktığınızda bir dağ üzerinde uzanmış dev bir erkek silueti göreceksiniz. Bu uzanan dev Uyuyan Dev olarak bilinir. Dişi dev de Meis adasındaymış. Söylentiye göre deniz suyu bu iki devin her yerine temas ettiğinde uyanacaklar ve kavuşacaklarmış.

6- Yanartaş (Çıralı) Ve Belerophontes Efsanesi

Bir av partisinde Ephyra Kralı’nın oğlu Hipponoes, kardeşi Belleros’u öldürmüş ve “Belloros’u Yiyen” anlamında Bellerophontes adını almış. Ephyra’dan kovulan bu genç adam Argos Kralı’na sığınmış. Genci öldürmek istemeyen Kral, onu Likya Kralı’na göndermiş. Likya Kralı, bu genci öldürmek yerine, dövüşmesi için onu Olympos dağındaki Chimera isimli bir canavara göndermiş. Canavar, keçi gövdeli, yılan kuyruklu, aslan başlı ve ağzından alev saçan bir canavarmış. Genç, Pegassos adlı kanatlı atıyla Chimera ile dövüşmeye gitmiş. Chimera saldırınca, kanatlı at Pegassos havalanmış ve genç adam mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine göndermiş. Yerin 7 kat altından Chimera alevler saçmaya başlamış. İşte bu yerin altından gelen alevler, Chimera’nın alevleridir.

7- Eğri Göl Efsanesi

Vakti zamanında güzel bir kızla yiğit bir genç birbirine aşık olmuş. Babalarının onayıyla söz kesildikten sonra düğün gününü beklemeye başlamışlar. Henüz askerlik hizmetini tamamlamamış olan genç askere çağrılmış. Uzun zaman gencin dönmesini bekleyen kız, bir gün onun şehit olduğu haberini almış, dünyası başına yıkılmış. Bir zaman sonra kızın babası, kızı evlendirmek istemiş ve onu bir başkasıyla nişanlamış. Gönlü hala şehit düşen gençte olan kız, düğün günü çaresiz ata binip gözü yaşlı yola düşmüş. Düğün kervanı, günümüzün Eğri Göl civarına gelince kız acısından “Allah’ım ya beni suya sal sevdiğime varayım ya da kuş et salıver” demiş. Allah’ın hikmetiyle kız su oluvermiş. Sular kaynayarak bir göl meydana getirmiş. Düğün kervanının duruşu eğri büğrü olduğundan gölün 2 km’lik çevresi eğridir. O zamandan beri yöre halkı Cuma günleri düğün kervanının kaybolduğu saatte gölden bir ışık topunun çıktığını söyler.

Paylaş...

ONLINE REZERVASYON
0242 335 35 40